Wednesday 17 December 2014

EL YAPIMI BİRA TADIM GÜNÜ

Butik bira bir kültür, ev biracılığı ise bu kültürün sevenlerinin emeği ile yoğrulduğu ve günümüzdeki bira devriminin de bir nevi tetikleyicisi olan bir hobi. TÜBİKOKTürkiye Bira Koleksiyonerleri Kulübü bünyesinde evde kendi emeği ile bira yapan dostlar olarak bir araya geldik ve TÜBİKOK üyelerinin de katıldığı bir Tadım-Yarışma günü düzenledik. Daha sonraki tadım günleri için bir prova niteliğinde olan bu özel birlikteliği blog aracılığı ile sizlerle de paylaşmak istedim.


 
Tadım gününe özel hazırlanmış tadım servisi (Kerimcan'a teşekkürler) ve bardakları

Öncelikle TÜBİKOK’tan bahsedelim; Türkiye Bira Koleksiyonerleri Kulubü adı üstünde Türkiye’de biraya dair bir şeyler biriktiren, koleksiyon yapan kişilerin bir araya geldiği bir topluluk. Daha geniş bilgi ve açıklamalara ise site üzerinden ulaşabilirsiniz; www.tubikok.com Eğer biraya dair sevginiz bunu belirli objeleri biriktirmeye dönüştü ise sizi de aramızda görmekten mutluluk duyarız.





TÜBİKOK’un Ev Biracıları Koordinasyon grubu tarafından düzenlenen bu tadımda 5 ev biracısının ürünleri tadıldı;
- İyiBira
- Özgün
- Üç Baykuş (Cenker)
- Evren
- Bira Atölyesi

Çok farklı türlerin, üretim süreçlerinden çıkan ürünlerin tadıldığı bu günün sonuçlarını şu şekilde özetlemek mümkün;
El emeği ile hazırlanmış 2 ev birası ve 1 yüksek üretimli ticari bira. 
Resimde soldan 1. bir Kabakulak v2, soldan 2. Maskara


Öncelikle içilen biralar ve ortam çok güzeldi.  Notlandırma da gösterdi ki evde emek ile yapılan biralar birçok biraseverin aradığı farklılıkları, deneyleri, sıra dışılıkları ve süprizleri barındırıyor. Katılımcıların özel bir kitle olmasının da bunda etkisi oldukça yüksekti.






Bu özel tadım gününde hem güne renk katmak hem de ev biracılarına ürünleri hakkında yorumlar ve geribildirimlerde bulunabilmek adına bir küçük yarışma da düzenlendi. Puanlama ile ilgili kısıma geçmeden önce yazının sonunda puanlamanın nasıl gerçekleştirildiği ile ilgili notlar incelenebilir.

Puan sıralı liste aşağıdaki gibi oluştu. Görkem Bey ve Ersin Bey'e tebrikler.. (İYİBİRA) Günün son içilen birası Kabakulak v1 açık ara ile birinci oldu. Kendi reçeteleri ile hazırladıkları bu bira her puan türünde en yüksek puanı alarak şampiyon oldu. Üreticinin,  baharatların yarı yarıya azaltıldığı ve az kaynatıldığı versiyona göre (kompleksliği ve derinliğinin herkesin beğenisini kazanamayabileceği öngörüsü ile) neredeyse bir tam puan yüksek not aldı. Bu da tadım grubunun yeni tatlara ve derinliğe aç ve açık bir grup olduğunu gösteriyor. 



El (ya da Ev) Yapımı Bira Tadım Yarışması Puan Tablosu 

Evren'in Stout'u Dark Side of The Moon 2. koltuğunda rahat. Bu bira kompleksliği ve bir black ipa kıvamındaki şerbetçiotu yoğunluğu ile oldukça iyi puan toplamış durumda. Evren’in dry-hop sevdasının biraya kattığı derinlik düz bir stout değil, şerbetçiotu kokularını barındıran bir tür birleşimi içmemize vesile oldu.

3. koltuğu kıl payı fark ile Kabakulak.v2’nin. İlk versiyona göre daha koyu renkli olan bu bira baharat tınıları ve içtikçe fark edilen farklı baharat tatları ile günün aynı zamanda başlangıç birasıydı.

Etkinliğe Bursa'dan katılan Maskara (Üçbaykuş-Cenker) 3.lüğü virgülden sonra 2.hane ile kaçırmış oldu. Ortalaması çok yüksek, herkes tarafından başarılı bulunan ve aynı zamanda günün tek buğday birasıydı. Cenker tarafından 'half-wit' olarak tanımlanmış, limoni tatlar barındıran bu deneysel ev birası kesinlikle özel bir deneyimdi. Kokudaki füme tınılar biranın türünün tadımcılar tarafından oturtulmasında biraz zorluk yaşanmasına neden olsa da kompleksiliği arttıran bir unsurdu.

Evren’in diğer birası TIPA yine virgülden sonra 2.hane ile sıralamadaki yerini aldı. Günün tek IPA’sı ve birçok kişinin de favori türüydü. Yine dry-hop tekniği kullanılmış bu bira birçok kişi tarafından hem görüntü hem tadım olarak oldukça başarılı bulunmuş durumda. Kokudaki hafif çimensi tınılar puanları etkilemese daha yukarılarda olacağı kesin.

 
Zift’in Peki’ ismi ve öncesindeki reklamları dolayısı ile merakla beklenen bir biraydı. Üreticilerin (bu biz oluyoruz) şeker kullanımındaki sıkıntıları koku ve damağa hafif ekşilik ve metalik tatlar ile etki etmiş olsa da hem gövde, hem görüntü ve tadımdaki hakkını veren kavrukluk beğeni toplamış görünüyor. Standart ortalama alındığında bir üst sırada olan bu bira ağırlıklı ortalamada bir sıra geride, bu da kokunun bir tadımda ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Sıralamadaki yerinin bir sebebi de üreticinin (yani bizlerin), beklentinin karşılanmamasından dolayı kendi birasına acımasız düşük olan notlarıydı :)





Özgün’ün English Bitter’i ise. Bir senedir rafta duran bir ev birasıydı. Belirli orandaki bekleme etkisi ile oluşmuş eşki, limoni tatlar puanlarını düşürmüş oldu. Yine de piyasadaki birçok biraya tercih edilebileceğini, ilk yapıldığı zamanlarda içilseydi farklı tat ve puanlar vaaat edebileceğini gösterdi.

Tadım, sohbet, dostluk ve butik ev biraları.. Daha ne olsun...

Bu ilk tadım organizasyonunda bir çok hata yaptık, bir çok kritik noktayı da belirleyerek bundan sonraki organizasyonlar için notlar aldık. Bizim için çok önemli bir deneyim oldu. Bu aktivitelerin daha iyilerinde en yakın zamanda tekrar gerçekleştirmeyi planlıyoruz. 

Birlikte olabilmek dileğiyle..


NOT: notlandırma şu bilgiler ışığında gerçekleştirilmiştir.
BİRA TADIM NOTLANDIRMA DETAYLARI:
- Tüm biralar 5 başlık (Koku, Görüntü, Tadım, Damak ve Genel Değerlendirme) ve değerlendirme türünde notlandırılmıştır. hemen hemen tüm alkollü/alkolsüz içeceklerde olduğu gibi.
- Her başlık katılımcılar tarafından 1-10 arası, artan değer artan beğeni şeklinde olmak üzere notalandırılmıştır.
- 1-10 arası verilen notlar bira tadımındaki değerlerine göre ayrıca ağırlıklandırılmaktadır.
- Ortalama Puan tüm puanın toplanıp 5'e bölünmesi ile oluşan puandır.
- Bu notlandırmada asıl sonuç Ağırlıklı Ortalama'dır. Burada farklı başlıklar puanlamadaki önem derecelerine göre ağırlıklandırılmıştır. Bira tadımında görüntü koku ile aynı değerde sonuca etki etmemektedir. 

Devamı için

Tuesday 16 September 2014

KÜFE


‘Küfelik olmak’ Türk dil kurumuna göre ‘çok sarhoş olmak’ anlamına geliyor. ‘Çok sarhoş olan gördük de küfe ile ne alakası var?’ diyenler için ise şu şekilde bir kısa açıklama yapılabilir; evine yürüyemeyecek kadar çok içenlerin, hamalların sırtında küfe ile taşındığı zamanlardan kalma olduğu tahmin edilen bir deyim.

Yine didaktik söylemlere giriş yaptık, hemen konuyu bağlayıp Bira Atölyesi ile alakasına gelecek olursak; KÜFE amatör ev biracılığı ürünlerimizin 14.sü olarak raflarda yerini aldı. Hayırlı olsun..







KÜFE Bira Atölyesinin 14 birası olarak ‘Yüksek Mühendis’ ile (üzerine tıklayarak yazıyı okuyabilirsiniz) aynı gün üretildi. Aynı güne 2 bira sığdırabilmemizin yegâne sebebi de bu biranın bir KİT üretimi olması. Yani bize özel bir reçete değil.

Kitten bira üretimi bu işe giriş için temel seviye olarak kabul edilebilir. Hazır karışıma sıcak suyu ekliyor, gerekli ise şekeri veya ekstraktı karıştırıp soğuttuktan sonra mayayı koyarak fermentere alıyorsunuz. Gerekli ekipmanınız varsa çorba yapmaktan daha kolay.

Defalarca belirttiğim üzere bira yapma prosesinde zorlayıcı adımlar zaten üretim aşamaları değil. Öncesindeki temizlik, şişeleme safhası ön hazırlıkları, bekleme çok daha zorlayıcı adımlar. Buna son dönemde hammadde bulma zorlukları da eklenmiş durumda.








Biramıza dönecek olursak türü bir ‘Barley Wine’. Genelde %8-12 mertebelerinde alkol oranına sahip olan bu bira türü ismindeki ‘şarap’ göndermesi ile de diğer türlerden ayrılıyor. İlk olarak eski yunanistanda rastlanan ‘arpamaltı şarabı’nın modern versiyonlarına ilk olarak İngiltere’de rastlanıyor. 

Aristokların yüksek alkollü içecek talepleri ile 1800 yıllarda gelişiyor ve ‘barley wine’ isimli ilk bira Bass No. 1 Ale adı ile 1860 yılında üretiliyor. Türkiye’nin bu tür ile tanışması ise 2014’ün Temmuz aylarını buluyor. Biz yapana kadar yazan da olmadı sanırım.. :) 

Bizim içişn sevindirici ancak bu topraklarda doğan ve dünyaya yayılan bir kültüre bu kadar uzak kaldığımız için de üzücü..

Bu yüksek alkollü bira ile ‘bira hammallık yeeaa’ klişesinin peşinden giden ‘cahil’ insanları hamal sırtında küfe’ler ile eve göndermek hedefimiz.. Bu yüzden biramızın adı KÜFE..

Yazıyı yazana kadar biramız dinlendi ve tadıldı. Tadım notlarını da paylaşalım;

Biramızın görüntüsü ve bardakta duruşu şık, köpüklenme iyi.

Kokuda hafif ekşilik hakim, onun dışında pekmez, kavrulmuş malt baskın olarak hissediliyor. Tadımda ne yazık ki kullanılan şekerden ötürü ekşime hakim. Sofra şekerinde belirli bir oranın üstüne çıkar çıkmaz bu sorunla hep karşılaştık. Bu site üzerinden bira yapmaya girişen dostlara önemli tavsiyemizdir. Şekere dikkat! Aroması yüksek bir bira olduğu için alkolü hissedilmiyor.

Başarılı olarak kabul edeceğimiz biralardan biri olmadı ne yazık ki. Tek tesellimiz kit üretimi olması ve bizi çok yormamasıydı. Çalışmaya, öğrenmeye devam.

Ayrıca girişteki öğretici yapıyı sürdürerek yazıyı sonlandırmak gerekirse; içki bir kültürdür, herşeyde olduğu gibi fazlası zarardır ve kendini, seviyesini bilmeyenlerin hiç bulaşmaması gereken bir alandır. Bunu unutmamak gerekli!

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere dostlar..

''Bu site amatörce ve hobi amaçlı olarak sürdürülen çalışmaların paylaşıldığı bir ortamdır. Kişisel görüş ve değerlendirmeleri içermekte ve herhangi bir özendirici faaliyet, reklam ve tanıtım içermemektedir. Bu siteye girişi yapmış kişiler alkol'ün zararlarını biliyor ve kabul etmiş sayılırlar.''

Devamı için

Sunday 10 August 2014

Brüksel Bİra Turu - Büyük Buluşma (Son Bölüm)

Belçika Bira Turunun 3. ve son gününün şafağında, Bira uğrana, bel fıtığı sıkıntısı ve ayağa vuran ağrıdan yürüyemeyecek duruma gelen yazarımız, son bir güç ile Brüksel’de geçen bir saatin bile heba olmaması için kendini sokağa atmıştı. Otelin karşısında güzel havada içilen bir bardak çayın ardında istikamet neresi olabilirdi acaba?
Sabah kahvaltısı üstüne keman eşliğinde çay

Bier Tempel!! :)
 
Raflar, raflar, Biralar, Biralar…

Diğer yazılarımda da görselleri bulunan bu mekan bir bira-sever ve koleksiyoner için oldukça tatminkar. Merkezin biraz dışına çıktığınızda farklı şeyler bulup tadabileceğiniz mekanlar olsa da Grand Place yakınlarındaki en iyi yerlerden.














Madem öyle diyerek öğle yemeğine geçiş yaptım. Yemeğimize eşlik eden biramız CHIMAY. Bu birayı daha önce şu yazı ile (http://serjaymz.blogspot.com.tr/2012/08/trappistler-bolum-2-orval-chimay.html ) tattığım için tekrar değerlendirmiyorum. O zamanlar damak ve kelime dağarcığı açısından toy günlerimdi. Hala da öyle ancak bazı tadımları detaylı olarak yinelemek de şart olmuş bunu da görmüş oldum.


Akşam gerçekleşecek büyük buluşma öncesi istikamet Delirium Cafe-Bar. Şaşıran var mı?
Bu sefer alt katta bardayım.

TROUBADOUR MAGMA: Görüntü ile başlamak lazım biliyorsunuz; 1 parmak sarı-beyaz bir köpük. Portakal rengi ve bulanık bir görüntü ve sevmediğim bardak tipi, ama yine de çekici. Ortamın etkisiden olma ihtimali yüksek.

Koku doğal olarak şerbetçiotu ağırlıklı çünkü biramız bir DIPA (Double India Pale Ale). Kullanılan şerbetçiotlarının meyvemsi, tatlı tınılarının yüksek olduğu çok net olarak belirgin. Aromtiklik ile acılık arasındaki seçimde kendini aromatik tarafta konumlandırmış bir IPA.

Tadıma geçcek olursak burada bir komplekslik söz konusu. İngilizlerin icadı IPA'nın, Amerikan versiyonunun bir Belçikalı biraevi tarafından yorumlanması bu kompleksiliğin başlıca nedeni sanırım. DIPA acılığı ve limoni/turunçgil tatlarının ardından acılık ve karamel tatlar da damakta bitirişte hissediliyor. %9 alkolü de hissettrimeyen oldukça başarılı bir bira ama benim puanım çok yüksek olmayacak. Belçika'da bu özellikte bir bira içtiğimde referansın Houblon Chouffe olduğu için biraz objektivitede sıkıntı yaşıyorum..

Puamım: 8/10 
RateBeer Puanı: 97/100

FIRESTONE PALE 31: Delirium'a gelmemdeki en büyük sebeplerden birinin Amerikan butik biralarına ulaşılabiliyor olması olduğunu defalarca belirtmiştim. Şimdi bunun hakkını vererek amerika kıtasına geçiş yapıyoruz;

Biramız bardağımıza barmen tarafından özel ilgi ile doldurulsa da yine sevmediğim bardak!

Görüntü: Köpük oldukça dolgun ve beyaz, biramız saydam ve sarı renkte. Gazsız bir pilsner gibi.  Bardakta gazlılık düşük.

Koku: Görüntüdeki tipik pilsner beklentisinden sonra (Ale tipi bir bira olmasına rağmen) koku tokadı atıyor. 3 farklı malt ve 4 farklı şerbetçiotu kullanılan bir bira olduğu hissedilmeye başlandı. Burunda ilk hissedilen meyvemsi kokular, çiçeksi ve ferah tınılar ise yavaş yavaş belirginleşiyor.

Tadım: Yine kompleks, ne sadece şerbetçiotu ne de sadece çiçeksi. Bu kadar saydam görüntüde bir biranın bu kadar şetbetçiotlu olması ise şaşırtıcı. IPA tarafına geçmeden bunu başarmak ve bu kalitede kalmak oldukça iyi. Tabi ki derin aromatik bir Ale değil ama Pale tarafta kalarak yaptıkları oldukça başarılı.

Puamım: 7,5/10 
RateBeer Puanı: 93/100

Artık dostlarla tanışma vakti! Nam-ı değer ve diyar Beerader ve Yıldırım Biracılık.. :) Aslında bu yazıyı yazmadaki yegane sebep bu iki bira-sever dost ile tanışmam. Bir bira-sever iseniz kendilerini B;ra dergisindeki yazılarından ve internet üzerinde yaptıkları işler, bira tadımları ve gezilerinden tanıyorsunuzdur.

Akşamımız Grand Place’de buluşma ve ardından Moeder Lambic’e (daha önce uğradığım bu mekanın yazısına ismini tıklayarak ualaşabilirsiniz.) doğru gidiş ile başladı, 2 ayrı Delirium lokasyonu ziyareti sonrası Delirium hoppy-loft'da tamamlandı. İki bira uzmanı ile içilen biraları ve keyifli muhabbeti burada dar kelime dağarcığımla aktarmam mümkün değil. Zaten belirli bir süreden sonra kafalar güzel, muhabbet güzel.. Ne notlandırma kaldı ne detay değerlendirme. 

3 Bira sevdalısı Türk Belçika'da Bira Muhabbetinde..

İçilen biralar özeldi ancak gecenin sonunda Oğuzcan’ın bizlere armağanı SPEEDWAY STOUT inanılmazdı.. Kendisine bu efsane bira için ne kadar teşekkür etsem az.. O tat inanın hala damağımda, o kremamsı yapı ve kompleks içimi de herhangi bir stoutta henüz yakalamış değilim.. Dünyanın en iyi biraları listelerinde hep üst sıralarda bulunan bu birayı ben anlatmayım size. Buradan farklı yorumları okursunuz;  SPEEDWAY STOUT

Oğuzcan'a 'ne kadar teşekkür etsem' az diyeceğim 
ALESMITH SPEEDWAY STOUT

Beerader’in hediyesi Carolus Hopsinjoor ise Birasevdası ve KeyifAdamı ile yaptığımız Bira Tadım Günleri'nde tüketildi. Yazısını hala yazamadım. Hatta Beerader son tadım günümüze Belçika’dan teşrif de etti. 


 
 Bira Tadım Günleri 5'den bir görüntü..


Güzel dostluklara vesile olan bu keyif yolunda yeni tadımlara ve seyahatlere devam.. 

Yazma hızımız aktivite hızımızın o kadar gerisinde kaldı ki! Kendime bir liste yaptığımda (ki bunu 1-2 yazıda bir yapmaya başladım ama daha hızlı yazmama hiç yararı olmuyor :) ) aşağıdaki gibi bir şeyler oluşuyor.
  • Bira Tadım Günleri (4 farklı gün, 80'e yakın bira tadımı)
  • Brüksel Bira Turu -2014 (bu yazı ile biten seriden sonra yaptığım gezi)
  • Viski tadım Kursu (Vakit olursa..)
  • Bira Atölyesi Yüksek Mühendis Tadımı
  • Bira Atölyesi - KÜFE
  • Prag Bira Turu
  • Viyana Bira Turu
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere… 

Detaylı yazılarıların dışında aşağıdaki adreslerden de aktiviteleri takip edebilirsiniz;

twitter; @BiraAtolyesi
Instagram; @BiraAtolyesi
Facebook; BiraAtölyesi

Devamı için

Friday 13 June 2014

Yüksek Mühendİs!

Vecihi diyince aklınıza sadece Gülen Gözler filmindeki oyunu ile Şener Şen geliyorsa ve bu ismin arkasındaki gerçek kişiyi tanımıyorsanız üzücü!. Atölyemizin 13. Birasını o karakterin arkasındaki büyük insana 'Vecihi Hürkuş'a adıyoruz. İdealleri uğrana bir hayat yaşamanın herkese nasip olması dileğiyle..(NOT: logoda kullanılan  Vecihi Hürkuş tasarım ve çizimi Naci Yavuz Bey'e ait olup kullanımı Tayyareci Vecihi Hürkuş Derneği'ne hediye edilmiştir. )

Bira Atölyesi 3 Mühendis'ten kurulu amatör bir ekip. Daha önce detaylarını paylaştığımız (blogun da en çok okunan yazısı durumunda) 'Mühendis' isimli bir bira yapmıştık. Temamız çoğunlukla İstanbul olduğu için bu konu ile özdeşleşecek logomuz Hazarfen Ahmet Çelebi'nin Galata kulesinden uçuşu görseli idi.


Şimdi artan deneyimlerimiz ile Yüksek Mühendis'i ürettik. Mühendis'e göre daha yüksek alkollü, ale türü bir bira. Ustalık eserimiz mi?.. Göreceğiz...  DIPA (Double India Pale Ale) türüne yakın bir ürün bekliyoruz. Şerbetçiotunu bol tuttuk..

Önce Reçetemizi paylaşalım;
    2,7 kg Pale Malt
    0,375 kg Cara Amber
    30 gr American Bravo @ 60dk
    40 gr Challenger @ 35dk
    30 gr Challenger @ 15dk
    30 gr Challenger @ 0-5dk

Bu birada kaynama öncesi yaklaşık 200 gr esmer şeker kullanıldı. Bunu ilk defa deniyoruz..
Üretim prosesi ve biramızın hikayesi ise şu şekilde..

Önce hayal etmek lazım! Ardından planlamak ve son olarak da icraata geçmek. Ve belkide en önemlisi hatalardan yılmamak, ders çıkarıp devam etmek..

Yanda hayal sürecinden bir görüntü. Sonuçta ne olsun istiyoruz? Hangi maltı kullansak? hangi şerbetçiotu ne kadar kullanılmalı? bunlar kağıda dökülüyor.

Diğer biralarda neler yaptık, bunda ne yapmak istiyoruz tartışılıyor. En önemli karar vericilerden biri de eldeki malzeme, ne varsa o kullanılıyor sonuçta.. :)





  İşe giriştik, malt öğütme süreci, ardından mayşeleme başlayacak ve 65-70 derece arasında maltımız sıcak suda bir saat şekerini ve aromalarını bırakacak.

Bundan sonraki adımları diğer yazılarımızdan okumuşsunuzdur. Kısa özetle;

- Kaynatma, farklı sürelerle şerbetçiotlarının girişi de bu aşamada gerçekleşiyor.

- Soğutma, hidrometre ölçümü ve son olarak da mayayı ekleyerek beklemeye geçme..

Tüm bu süreç yaklaşık 4-5 saat alabiliyor. Çünkü çok değinmediğimiz ama bira yapmanın en önemli süreci olan temizlik ve sterilizasyon vakit alıcı bir çalışma. bu konuda da çok iyi değiliz ne yazık ki! :)


Yanda 2 fermenter kovası görüyorsunuz. Gün sonunda birden kazan doğurmadı tabi ki! %100 kendi reçetemiz ve üretimimiz (Malttan, all-grain üretim) YÜKSEK MÜHENDİS dışında aynı gün KİT'ten bir bira üretimi daha gerçekleştirdik. Onun hikayesi yakında yine burada olacak..









Hayal etmek lazım, ideallerin peşinden gitmek lazım. Günümüzde bu oldukça zor. Sadece keyif aldığınız ya da bildiğiniz işi yaparak yaşayamıyorsunuz. Biz en azından bu hobimiz ile kendi ürettiğimiz bir ürünü içmenin ve deneyimlerimizi paylaşmanın keyfini yaşıyoruz. Bu keyifle birlikte sizlerin paylaşımları, yorumları, geri bildirimleri bizileri çok mutlu ediyor.Lütfen yorum bırakmayı, mail atmayı sürdürün..

Yüksek Mühendis Şişelendi ve Etiketlendi..


Atölyemizin Özel Etiket Tasarımı olan biralarından bir görüntü..

Yazının girişinde belirittiğimiz üzere bu keyfi yaşarken 13. biramızı da hayatını bir ideal uğruna yaşamış çok değerli insan Vecihi Hürkuş'a adamayı uygun bulduk. Sosyal medayda çokça paylaşılan videosunu hala izlemediyseniz aşağıdaki gibidir;


Hakkında biraz bilgilenmek için ise; Vecihi HÜRKUŞ 
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği : http://www.tayyarecivecihi.com/

İstanbul'a yapılacak 3. Havaalanına bu kişinin ismi verilse ne güzel olur değil mi?

Kadıköy'de bu özel insanın bir de heykeli var..

Umarız herkes idealleri ve hayalleri doğrultusunda bir hayat yaşamayı başarır ya da en azından keyif aldığı hobiler ile uğraşma keyfini yaşar..

Artık Vecihi diyince aklınıza da 'Panic In The Sky' - Şener Şen değil, Vecihi HÜRKUŞ gelir.. :)
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere..

NOT: Logo'da kullanılan görsel internette bulunan çizimlerden alınmıştır.

Resimler, resimler, resimler;
 Şefin menüsünde bol şerbetçiotlu bir bira var..
Şişeleme Hazırlıkları

Şişeleme öncesi Hidrometre ölçümü şart.

 Bu adam nereye bakıyor?? 

Şişe kapatma aparatı ve aşaması
Devamı için

Sunday 1 June 2014

Brüksel Bİra Seyahatİ: 2.Bölüm

Arayı açtığımız için bu turun eski yazılarını unutmuş veya okumamış olabilirsiniz. İlk günü Brugge Bira mekanlarında geçen hızlı turumuzun ikinci gününde Brüksel’deyiz. Bira ile yapılan yemekler tadacak, tatlımızı kahve tadında biralar ile yiyeceğiz ve geceyi ağır abilerin sert biraları ile sonlandıracağız.. Keyfin doruklarında bir turun özeti için hazırsanız buyrun;


Bu turun eski yazıları için şu linkler tıklamanız yeterli;

Bir önceki bölümde Moeder Lambic’te kalmıştık. Buradan özel bir mekana doğru geçiyoruz. (bu arada ilerlemeyi aşağıdaki haritadan da takip edebilirsiniz. Mekanlar sırası ile işaretli durumda..)

NUETnigenough, ahşap eski bir dekor, büyük bir ayna, tavanda kristal avizesi ile bir evin salonu gibi, içeride 5-7 masa ve bir bar, dışarıda da küçük iki masa. Sokaktan geçerken kesinlikle dikkatinizi çok çekmeyecek bir yer. Ama bira sizin için bir manyaklığa dönüştü ise burayı zaten listenize eklemişsinizdir. Akşam yemeği saati yaklaşınca mekan doluyor. Özel bir yer olmasının nedeni sadece özenle seçilmiş bira menüsü değil, yemeklerin hatta tatlıların bile bira ile hazırlanıyor, servis ediliyor olması. Rochefort’lu Beef mi istersiniz, Belle Fleur’lu Steak mi? bitiriş için Orval’li puding nasıl olur? Özel tatların bizi bekliyor!

 Nuetnigenough Bira Menüsü

Menüde hangi biralar var yukarıdaki resimde mevcut. Ben bu kadar gezi, seyahate rağmen hala tadına bakmamış olduğum özel bir birayı seçerek menüyü incelemeyi sürdürüyorum. Saison Dupont! Yemeklere geçmeden yorumlayalım mı?;

Saison Dupont: Beyaz Köpük, Sarı, saydam bir renk. Bardakta çok gazlı değil. Koku adeta bir çiçek tarlasına dalmışsınız gibi, insanı canlandırıyor. Papatyalar, çimen ve bahar kokuları hakim. Tadım da içim gibi çiçeksi, eğlenceli, canlı, dengeli ve karakterli. Bir efsane içiyoruz ve önünde saygı ile eğiliyoruz. Alkol oranı %6,5. 

Puanım: 9/10 
RateBeer Puanı: 99/100








 
Ee ben de insanım, sabahtan beri bu kadar yemek ve biranın ardından ufak bir detoks çalışması yapmayı uygun buldum ve çorba ile giriş yaptım. Bakın bu biralı değil! Naneli brokoli çorbası. :) Babaannemin yaptığı gibi.. 

Sonrasında da Tercihim Belle Fleur’lu steak oldu. Resimler kendini anlatıyor. Menü biraz bulanık çıkmış ama özellikle ana yemekler çok özel bira sosları ile hazırlanıyor, küçük oldukça sıcak ve biraları ve yemekleri ile fark yaratan Brüksel’de kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir restoran. 

 Menü harika!


Aslında tatlılarını da denemek isterdim ama listede 2 mekan daha var! Hadi yola koyulalım ve tatlımızı başka bir mekanda yiyelim.

Manneken Pis Brüksel’e her gelen turistin ziyaret ettiği meşhur işeyen çocuk heykeli. Neden özeldir, neden ziyaret edilir bilmiyorum ama 2000 yılında yaptığım interrail’da burada bir resim çektirmiştim, 13-14 yıl sonra yine aynı mekanda aynı pozu vermek de nasip oldu bir önceki gelişimde.. Nedenini ben de bilmiyorum. Bu kadar detaya girmemin nedeni şimdiki mekanımızın bu küçük heykelciğin hemen köşesindeki POECHENELLEKELDER olması.

Adı yazılması en zor lokasyonlardan olan bu yer iç mekan olarak oldukça otantik, sıcak ve bir akşam yemeği için rahatlıkla tercih edilebilir. Ben hemen kapısının önünde etraftaki turistleri seyretmeyi ve havadar bir tercih yapmayı uygun buldum. Bira menüsünden bir kesit aşağıdaki gibi. Ben tercihimi garsonun yapmasını istedim ve çikolatalı bir tatlının yanına bana güzel kahve aromaları olan kesin bir bira getirmesini rica ettim. Sonuç aşağıdaki resimdeki gibidir;

 
Zwarte Piet: Devasa kahverengi bir köpük ve siyah bir renk. Köpük çok kalıcı olmadı ama hafif serin bir havada dışarıda oturuyorum, etkisi olmuş mudur bilemem. Koku kahve, kavrulmuş arpa ve hafif şerbetçiotu acılığı. Tadım koyu kahve, vurucu, yumuşak değil!. Kavrulmuş arpa tınıları ile karakterli, başarılı, alkolünü de hissettiren bir Belçika stout’u.. Damakta tatlar oldukça kalıcı.. Ahh ZİFT ahh, değerni bilmedik.. :)

Puanım:8/10 
RateBeer Puanı: 99/100

Bitmedi, devam. Geceyi turistlerin ve gençlerin yegane takılma mekanlarından Brüksel’in en ünlü barlarından ve bir bira sever için vaha olarak adlandırabileceğimiz Delirium’da kapamak lazım tabi ki..

Delirium Hoppy Loft (Üst Kat)

Delirium’un her katı farklı zevkler için. Benim büyük çoğunlukla tercihim, hep yalnız gitmek durumunda kaldığım için alt kattaki bar veya en üst kat olan hoppy loft. Hoppy Loft musluk menüsünde çok özel biralar bulabiliyor, orta ve alt kata göre nispeten sakin bir ortamda biranızı içebiliyorsunuz. Ben özellikle yeni kıta biralarını avrupada bulabildiğim yegane bar olduğu için delirium’da oldukça fazla vakit geçirmeye çalışıyorum. Bu mekana ilk ziyaretlerimden birinde kendimden geçtiğim bira tadımları için aşağıdaki linki tıklamanız yeterli.


Ben bu yoğun günün akşamında ne mi tercih ettim?

Mikkeller Beer Geek Brunch Weasel: Alkol oranı 10,9! Tüm gün içtiklerimizi düşününce hala ayakta olmamız bile başarı iken bir de bira yorumlayalım bakalım; Dehşetengiz koyu kahverengi dolgun bir köpük, siyah bir renk, yoğun ve kremamsı bir bira. Koku müthiş kompleks, kahve, tatlı ve bitter çikolata.. oldukça çekici. Tadım bitter çikolata, kahve, kavrulmuş kahve. Kesinlikle hafif bir bira değil. Bir önceki biramız kahve ise bu espresso. Damaklarımızı kavrulmuş tatlara doyurmuş olduk! 

Puanım 10/10 
RateBeer Puanı: 100/100







Pannepot 2007 Old Fishermans Ale: Efsanevi bira evi Struise’den. Değişik versiyonlarını tatmıştık. Hadi bunu da yorumlayalım. Köpüğünden stout olmadığını hissediyorsunuz, renk siyah- koyu kırmızı arası. (karanlıkta görebildiğim kadarı ile) Koku kırmızı meyveler, vahşi, ekşi, vişne, frambuaz. Tadım asidik, ekşi, vişne. Beklentinin aksine bir vuruş ile tokat gibi çarpan bir bira. %10 alkolü de göz önüne almak lazım. Başyapıt. 

Puanım 9/10 
RateBeer Puanı: 100/100

Bu bira evinden oldukça fazla bira içtim ve yorumladım. Ama müthiş bir özet ve biraevi hakkında bilgi için açacağım yegane sayfa şu aşağıdakidir;


Gün bitti. Bir sonraki gün için heyecanlıyım. Nedeni Belçika’da yaşayan Bira Yazarı ve Sevdalısı iki Türk ile tanışma ve birlikte bira yudumlama planının mevcut olması. Beerader ve YıldırımBiracılık. Müthiş bir gün bizi bekliyor.. Biz de sizi yeni yazıları okumaya yine buralara bekliyoruz :)


Devamı için